KENDİMLE GURUR DUYDUM
Niye mi??
Çünkü bu duvarın maliyeti 80 tl. Evet yanlış okumadınız...
Üstelik bu tutarın yarısından fazlası 3 yıl evvel İkea dan aldığım çerçeveler...
Gelelim hikayeye;bir kaç yıl önce taşındığım bu evde en çok istediğim
şey ;çok fazla para harcamadan da dekorasyon yapılabilirliği anlatmak adına
özellikle kendi yaptığım uygulamalarla ,evin her yerinde beni anlatan ,
hoş tasarımlar yapabilmek.
Biliyorsunuz küçük çocuklarım var,onlarla bu işleri yapmak bazen
sıkıntılı olabiliyor. Ama sonucunu görmek öyle mutlu ediyor ki ...:))
Bu duvar için böyle deseni olan bir duvar kağıdı istedim,dizilerde, filmlerde
sıkça gördüğüm bu deseni almaya kalkınca ne yazık ki bulamadım .
Bakmadığım site kalmadı.Neyse ki sonradan aklıma
şerit yöntemi ile boyamak geldi.Gözlük ün mutfak yenileme çalışmasında görmüştüm.
Konsolum ise daha önce ki evimde kullandığım suntalemden yapılmış bir raf
ve dört adet eski torna ayaktan oluşuyor.Tabi bir iki adet ağaç desteği yaptık.
Aşağıdakiler başrol oyuncularımız.
Odunluğa kaldırmış olduğum bu raf tam istediğim ebattaydı.30*110
Bunun altına iki tane torna ayak yaptırabilsem, bir bulabilsem derken
bulduk .Tek sorun biraz yaşlılardı,kim bilir kaç senelikler.
Nihayet birleştiler.
Şimdi bunların arasına bir çekmece lazımdı.
Açılıp kapanmasına hiç gerek yoktu.
Zira maliyeti artırabilirdi.O çekmecenin açılması demek ;
bir marangozun devreye girmesi demek.Hiç de amaca uygun değil.
Ayrıca,içerisine anahtar,ruhsat,gözlük gibi birçok nesnenin
sürekli girip çıktığı ,düzenini sağlamakta zorlandığım,
çekmeceli bir dolabım vardı zaten.
Buraya ne koyacaktım ki? Çocukların arabalarını mı?
Yok yok,en iyisi kapalı dursunlar dı.
Önce üç bir tarafını ölçülerine göre ( ön alnına 15*110 yanlarına da 15*28)
çam tahta kestirip içerden desteklerle monte ettik.
Tabi işin bu kısımlarını eşim yapıyor,ben yalnızca yönetmenim.
Neyse ,bu alın kısmına iki adet kestirdiğimiz tahtayıda monte ettik işin çoğu bitti.
Geldik boya kısmına...
Hiç işimin bitmediğinden,sürekli birşey bulup onu rahatsız ettiğimden şikayetçi olan
Ferhat ı dinlenmeye aldık.
Onun yerine bu işte çok eğlenen küçük yeni bir usta buldum evin içinde.
Zaten geleceğe yatırım yapmalıydım.Ömrüm el verdikçe,ve sağlığım oldukça
sürekli bu işlerle olacağıma göre,Ferhat beni daha fazla çekemez di.
Bu yüzden çekirdekten birini yetiştirmeliydim.Kerem bu işler için
gayet uygundu...
Yeni ustamla alçı ve tutkal karışımı koyuca bir macun hazırlayıp delik,
hasarlı ne varsa onardık.Sonra zımpara ve astar boya yaptık.
Boya olarak her zamanki gibi su bazlı ahşap boyaları kullandım.
Üst zemin sunta kaplama olduğundan boya tutmaması lazım,
yinede biraz zımpara yapıp koyu kahveye boyadım.
Sonra sütlü kahve ile alttaki koyu rengi fazla kapatmayacak şekilde
bir kat daha boyadım.En son fırçanın ucunu sulandırılmamış
beyaza batırıp bazı yerlerine fazla bastırmadan sürüverdim.
Kuruyunca da 3 kat mat vernik uyguladım.
Antik eskitme kulplarımı da taktıktan sonra.değmeğin keyfime...
Bu da duvarımın boyanma görüntüleri:
Her yerini 12 cm işaretleyip boyama bantlarını işaretlerin biri içerden
birini dışardan olmak sureti ile boyda boya yapıştırdım.
Kafamın karışmaması için işaretler koydum.Duvarımı da su bazlı boya ile
boyadım.O kadar keyifliydi ki ... Sürdüğüm yer anında kurudu,ve inanın
birazcık boya yetti de arttı bile.
Çerçevelerin içindekiler; daha önce aldığım fakat kullanamadığım
bir duvar kağıdı.Gül kısımlarını kesip yerleştirmiştim.
Tabi o zamanlar dekupaj desenlerinden bihaber,
ayyy bu duvar kağıdı da olmasaydı ne yapardım dediğim,cahiliye dönemimdi.
Ehh.her şey bu kadar masrafsız ilerlerken üzerine koyacağım eşyaların
maddi değeri olmamalıydı.Evin içinde şöyle bir dolandım,bakındım ve seçtim.
Başıboş bir kavanozken terfi eden vintage vazolarım ve içerisindeki
kumaş güllerim
bu projemde yer almaya hak kazandılar.
Bu yazım Ne Desem Beğenirsin Link Party Etkinliğinde yer almıştır