28 Eylül 2013 Cumartesi

VİNTAGE ASKILIK

VİNTAGE ASKI TASARIMIM

Sevgili izleyicilerim,bloger arkadaşlarım;
Şu aralar satış sayfamı hazırlamak için olanca hızla çalışıyorum.
Çoğunluğu kendi tasarımlarımdan oluşacak olan sayfamda ,
hangi ürünlerimin yer alacağını belirledim.
Ve bunları sırası ile görücüye çıkarıyorum.
Bakalım beğenecek misiniz.



































                    Mufakta,banyoda ve girişte kullanabileceğiniz bu askılıkların;

         Ölçüsü:   16cm*35cm
    Malzemesi:   Koyu renk olan: Kestane      Açık renk olan: Kavak
       Çalışma :  Akrilik boya ile eskitme ve dekupaj
   Aksesuarlar:  Ahşap kelebek figürü ve iki adet boncuk askı

                             FİYAT:  15 TL  ( geçici bir süre için )


Ödeme teslimat anında kargoya yapılacaktır.
İletişim için:
serpileyrik@gmail.com  0542 509 24 40

Yeni dükkanıma fikirlerinizle   ve  önerilerinizle yön vermeniz  beni mutlu edecektir...
 Mutlu  bir hafta sonu dileği ile.....


24 Eylül 2013 Salı

KIRNAP İPİNDEN AVİZE



BİRDE BENİM AVİZEME BAKIN:))


Hepimizin ilgisini çekmiştir bu avize,eminimki birçoğumuzda denemiştir.
Post  hazırlamak için arşivimi karıştırırken ,geçen yıl  yaptığım bu avizeyi
size de göstereyim,bilmeyenler için de anlatayım istedim.






Kalın bir balon,
tutkal  ve ip....
 Büyük bir avize için  balon yerine  deniz topunu tercih edebilirsiniz.
Hem daha rahat çalışılıyor,hemde patlama riski olmuyor.
İp ise illede kırnap olması gerekmiyor.Rengini beğendiğiniz bir örgü ipi ile de
deneyebilirsiniz.kalın Merserizeler  oldukça uygun.





Tutkal bir kovanın içine alınır,
ip içerisine konulur,biraz katları açılarak...
Bir dakika beklenildikden sonra  balona sarılmaya başlanır.





Ellerim tutkallı olduğundan ve yalnız çalıştığımdan
sararken fotoğraflarını çekemedim.
Karşılıklı ve gergin sarmanız gerekiyor.
İki kişi çalışmak çok daha iyi olur. birisi ipi kovadan hafif sıvazlayarak dışarı çıkarırken diğeri muntazam bir şekilde  sardığında sonuç mükemmel oluyor.
Aşağıda gördüğünüz benim ilk deneyimim.Siz bu sıklıtan  daha çok sarın.
Arkadaşlar için çalıştığımızda  daha fazla sardık,çok daha şık oldu.
Musait sıcak bir ortamda bir günde kuruyor.
Daha sonra en zevkli kısmı...
Balonu patlatıp içerisinden çıkarmak.
Eğer biraz tortu kaldı ise bir fırça yardımı ile iyice fırçalayın.
En tepesine makas yardımı ile bir delik açın.
Ve avize aksamını  kendi yöntemlerinize  göre yerleştirin,
Avizecinizden de yardım alabilirsiniz
















15 Eylül 2013 Pazar

KURU DAL ÇALIŞMALARI

İSTER DUVAR SÜSÜ,  İSTER KAPISÜ
Kuru dallar yapraklar,sarmaşıklar çalılar çırpılar hayatımın bir parçası.
Eminönü ve diğer malzeme temin ettiğim
alışveriş yerlerinden ayrı düştüm düşeli ,etrafımda gördüğüm
 herşeye materyal gözüyle bakar oldum.Ehh hiçde fena olmadı tabii
Hem  yaptığım işlerin maliyeti çok düşük oluyor,
hemde yaptığınız iş amacına ulaşmış oluyor.
Bu yıl stantımda en çok rağbet gören işlerden biriydi bu kurudal çalışmaları.
herbiri diğerinden farklı olduğu için kendine özgülerdi.Bir diğeri yoktu yani..
O yoğunlukta fırsat bulup fotoğrafını çekebildiğim bazılarını
 beğeninize sunuyorum.
















Kalpli olanın çerçevesi; Zeynep'in gece lambasının bir köşesinde duran bozuk bir saat.
İç mekanizmalarını çıkarıp bana mankenlik etmesi için ağlayan çocuk Çiko nun
 resimlerini yerleştirdim.Diğeri ise ince bir sarmaşık..










Üstteki modeli ise annem istedi.İçerisine kız torunlarının birlikde olduğu
 hoş bir resim var.Renk ayarlarını yaptıktan sonra  onu yerleştireceğim




                   Söğüt dallarını siyaha boyayıp üzerine kullanmadığım krep eşarptan
                   yaptığım güllerle süslediğim bu çalışmamı çok zarif buluyorum .




BİR DUYURU
Sevgili ESEN'in  bloğunun yıldönümü nedeni ile yaptığı 
çekilişe sizi de davet ediyorum.Kendi elleri ile hazırladığı 
güzel hediyeleri mutlaka bir görün derim ben.İşte adresi:






8 Eylül 2013 Pazar

HAVLU SÜSLEME



SADE HAVLULARIMI ZEVKİME GÖRE SÜSLEDİM

Elimde  birkaç tane düz renk (hepsi de aynı renk  olan )
havlu vardı.Biraz kumaş biraz da pamuklu kurdela ile 
bakın nasılda  stil sahibi oldular...






















5 Eylül 2013 Perşembe

ANADOLU'DA BİR HAFTA SONU



BEYPAZARI'NDAKİ KONAĞIM

Sevgili okurlarım ,sizlere 200 sene önce yaşadığım  konağı takdim ediyorum.
Çok ilginizi çekeceğini düşündüğüm bu konakta
İlk olarak tabiki hobi odamdan başlıyorum anlatmaya...
 Dikiş nakış işlerimi bu odada, bu makine ile yapardım.
Yaptığım işleri tüm Andolu'ya pazarlar , ak akçeler kazanırdım.









Sırf dikiş dikmekle kalmaz 
ıhlamur ağacından yapılmış baskı kalıplarımla , örtülere 
 türlü türlü desenler  uygulardım..





Çocukları oyalamak için her akşam Hacıvat Karagöz oynatırdık ,
konağın bir köşesinde...
Ehh ozamanlar ne televizyon var ne internet .
Bunu da yapmasak konak başımıza göçecek






Düzenli ,tertipli mutfağım:
Gördüğünüz gibi her şey yerli yerinde,kaplarım kacaklarım ışıl ışıl.



                                      Banyo önü:  Tüm dekorasyonu ile bizzat ilgilendim





Kazandığımız ak akçeleri oturup kendimiz  yemezdik.
Konaktaki bu ocakta  kazan kazan yemek pişerdi,
pişenlerdende  fakire fukaraya dağıtrdık.



İhtiyaç sahipleri  mahçup olmasın diye  şöyle bir döner dolap yaptırmıştık.
İnsanlar gelip kapıyı tıklar, kaplarını bırakır, mutfak tarafında doldurulan
kap ,döner dolap sayesinde  sahibine dolu olarak verilirdi.
Kimse kimseyi görmezdi.İşte böyle düşünceli ve  
alçakgönüllüydük biz.





Ahh pek bi gençtik o zamanlar , ne  güzel günlerdi....


...........................................................................................

Beypazarı gezimizdeki en çok etkilendiğim YAŞAYAN MÜZE'yi
sizlere yaşayarak anlatmak istedim.Yukarıda rollerini çaldığım
 tiftik tüccarı olan Ali Bey  ve eşi Fatma Hanıma ait olan bu konak ; 
Yaşayan Müze adı altında sergileniyor.İçerisinde Beypazarı 'nın 
kültürü ve geçmişi ile birlikte.
.........................................................................................



Evet arkadaşlar bu hafta  aniden  verdiğimiz bir kararla
 Beypazarı'nda bulduk kendimizi.
6 saat süren yolculuktan sonra  çocuklarında verdiği yorgunlukla 
 yerleştiğimiz otelde hemen istirahata geçtik .
Ertesi günü ise sabah erkenden yollara düştük..
Annem ve babamın da bize eşlik ettiği gezide ,
daha ilk adımlarımızda anlamıştık buradan  ne çok keyif
 alacağımızı...Öyle de oldu zaten.Çok beğendik çok etkilendik.
Ama bunu size nasıl  aktaracağımı  nereden başlacağımı bilemedim.
 Yazmaya başlar başlamaz  sizleri  müzeye  sokuşumda bu yüzden oldu  .






Bu altta  gördüğünüz müze ise Mihrimah Sultan ve Rüstem Paşa  tarafından 
yaptırılmış.O devirdeki hamam kültürünü anlatıyor.





800 senelik Sultan Alaaddin Camii si






 Aşağıdaki resim ise    pansiyon olarak işletilen bir konak.
Günümüz şartlarına uygun ve kendi doğal yapısı 
 bozulmadan restore edilmiş ve tertemiz....








Gözüme ilişen  bazı  güzellikler










Beypazarı denilince alışverişsiz olur mu



  Hevesle aldğım toprak kaplarım.



Ne heves ki eve gelesiye iki yumurtayı kırıp sürüverdim fırına
                                  Missss...




Gelelim en sevdiğim bölüme:
Şunların güzelliklerine bir bakın.Tüm Beypazarı  bunlarla dolu,
O kadar cezbedici ki almalara doyamadım.Sarımsağı bile dilim dilim yapıp kurutmuşlar..
( Şu açık renk olan.Diğerleri ise ,domates kurusu, sebze kurusu  dut kurusu, narçiçeği kurusu.
ehh bu kadar kuru olunca  yaptıkları  gevreğe de KURU adını vermişler  demek -sol üs küşedeki- )

Hemen eve dönüp  bunlarla yemek yapasım geldi inanın..
Tabi bunların güler yüzlü,sempatik satıcılarını yazmadan geçemeyeceğim.
Ne kadar güzel esnaflar bir görseniz.Ne ilgilerini eksik ediyorlar,ne de fazla sıkıyorlar.
Fiyatlar da oldukça cazip olunca  hal aşağıdaki gibi oluyor:)



Bu da tezgahda ki görüntüleri



Beypazarı bir sayfa yazı birkaçfotoğraf ile anlatılacak bir yer değil kesinlikle.
Bir gün fırsatını bulduğunuzda mutlaka gidin derim ben.
Ayrıca Beypazarı görsellerine incelerken rastladığım Ne Desem Beğenirsin de 
sevgili Bahar'ın  hazırladığı  burada o güzelim gezi yazısını mutlaka okuyun.